Ukrayna, Doğu Avrupa’da, 603.549 km² yüzölçümüyle tamamı Avrupa’da olan en büyük bir ülke. Doğuda ve kuzeydoğuda Rusya, kuzeybatıda Belarus, batıda Polonya, Slovakya ve Macaristan, güneybatıda Romanya ve Moldova’nın komşusudur. Ayrıca güneyde Karadeniz ve Azak Denizi’ne kıyısı bulunmaktadır.
İlk baktığımızda kısa özeti böyle olan Ukrayna denildiğinde aslında çoğunun aklına insanlarının, çocuklarının savaş nedeniyle ağlayan göz yaşlarından çok “güzel” kadınları akla gelmekte. Ve bu düzenin sadece bu ülke kadınlarında değil, aslında daha önce de İş-İT denilen çetenin saldırıp, kan, revan içine soktuğu Irak ve Suriye’deki Êzidi kadınların yaşadığı eziyetlere dair değil de , yine kadınların Allah vergisi güzelliklerine de bugünkü gibi adice paylaşımlar yapılmıştı.
Ve çıkan savaştan ve akan kanla birlikte damlayan göz yaşlarından ziyade Ukraynalı kadınların Türkiye’ye gelişine sevinen, daha ileri gidilerek neredeyse savaş çıktığına zil takıp oynayan büyük bir kesim mevcut.
Aynı kesim SSCB’nin dağıldığında da alandaydı ve perişan olan, dağılan ülkelerindeki ekonomik sıkıntılar nedeniyle ülkemiz dahil birçok yere savrulan bu insanlara bir de ad takmış ve adice bir bakışla “Nataşa” diyerek salya akan ağızlar eşliğinde ellerimizi, avuçlarımızı ovuşturmuştuk.
Savaş gerçeğini en yakından görmüş ve bundan yıllar öncesinde vatanına top yekün sahip çıkmış bir milletin insanlarının, günümüzde benzer durumdaki bir ülkenin insanlarına gösterdiği bu sapıkça tutum siz de hak verirsiniz ki akıl alır gibi değil. Ve bu tür benzeri paylaşımların sayısı, bu paylaşımlara gelen tepkilere kıyasla oldukça az kalması da ayrı bir insanî sorumsuzluktur.
Gerçi aynı durum hemen hepimiz için geçerli diye değerlendireceğimiz bir süreçte bir okurumun, sevgili Firuze Aydın’ın ” Fakir bey haddim olmadan bir şey öğrenmek istiyorum. Bu kadar emek edip yazıyor çiziyorsunuz. Takipçi sayınızın da bayağı iyi olmasına rağmen beğenen kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor ve beğenenler hep aynı kişiler. Neden acaba!? “diye sorduğu soruda yatan ve insanların gerek Ukraynalı kadınlara bakışını gerekse onların ve bizlerin çabalarına yönelik anlam ve empati kıtlığını çekmeleri değil mi asıl sorun? Gerçeklere karşı üç maymunu oynamak değil mi en büyük mesele ?
Eğer böylesine hassas konular hakkında fikrimizi belirtiyorsak önce söylediklerimizin ne gibi anlamları olduğunu, sonuçlarının ne olabileceğini çok iyi düşünmemiz gerekiyor. En önemlisi ise savaşın gerçekliğinin ne olduğunu; savaşın tek galibinin ‘yıkım’ olduğunu asla unutmamalıyız.
Kısacası bazı magazin ve haber siteleri, Rus ve Ukraynalı kadın askerlere ait fotoğrafları “Hepsi birbirinden güzel! İşte Rusya ve Ukrayna’nın akılları baştan alan kadın askerleri” gibi mide bulandırıcı ve kadını objeleştiren bir başlıkla paylaşmış, az da olsa gelen tepkilerin ardından haberler kaldırılsa da aynı bakışın yani biz erkeklerin kadına bu yöndeki bakışının hep var olduğunu görürken kadın ve kadın örgütlerinin bu duruma ses çıkarmamaları da kadınları, kadınlığı yaralayan ayrı bir acı verici durumdan öte bir şey değildi..